12 Ekim 2010 Salı

mutluluk dükkânı..

"Rüzgâra teslim ediyorum düşlerimi, avuçlarımı sonuna kadar açıp yukarı kaldırıyorum. Ve bütün düşlerim kayboluyor bir kaç saniye içinde. Küçücük mutluluklardan biriktirdiğim kocaman sevinçlerimi de yine aynı şekilde teslim ediyorum rüzgâra.."

O'nu deniz kenarında gördüğünde ne yaptığını soran adama böyle bir cevap verdi. Kimseye aldırmadan, aynı şeyi ara sıra tekrar ediyordu. Elinde bir demet papatyayı oturduğu yere bırakıp iki avucunu birden açıp sanki içindekileri rüzgâra emanet ediyordu. Adam bir süre daha olup biteni merakla izledi. Gülümseyen yüzüyle gelirken deniz kenarına mutlu olduğu her halinden belliydi. Az sonra avuçlarını kaldırdığında yüzünde ilk geldiği mutluluktan eser kalmıyor sonrasında sanki bir teselli mutluluğu beliriyordu.

Kadın hiçbir yere ait değildi aslında. Düşlerinden başka. O'nu en iyi çocuklar anlayabilirdi. Hiç belli etmemeye çalışsa da gözlerine baktığında küçük bir kız çocuğunu görmen bir kaç saniye alırdı.

Kısa bir süre sonra Kasım ayının ortasında kadın yeniden her zamanki yerinde papatyaları bıraktı oturduğu yere. Ardından tekrar avuçlarını açıp rüzgârı bekledi. Az sonra rüzgâr avuçlarına değdiğinde yeniden yüzünde o bilindik teselli mutluluğunu gördü adam. Ve dayamadan kadına yaklaştı.

"Neden bunu yapıyorsun ?" dedi. Kadın sağa çevirdi başını, adamı gördü bir süre sessiz kaldıktan sonra "bir dilek tut" dedi. Adam bir şey anlamamışcasına kadının yüzüne baktı. Kadın yeniden "bir dilek tut" dedi. Adam gözlerini kapadı ve bir şey diledi. Az sonra gözlerini yeniden açtı ve kadına birşey dilediğini söyledi. Kadın "avuçlarımı açtığımda rüzgâr avuçlarımdaki düşleri ve mutlulukları alıyor. Rüzgâr düşlerimi, düş kurmak isteyenlere savuruyor." adam şaşırdı ve "ya mutlulukların" dedi. Kadın bir süre sustu ve "mutluluklarım da öyle, mutlu olmak isteyenlere kendi mutluluklarımı gönderiyorum. " adam bir şey anlamadan "bu nasıl oluyor" diye kekeledi. Kadın bilindik sessizlikten sonra "uzaklarda biri bir şey diliyor, avuçlarımı açtığımda yüreğimde ki tüm mutluklar kaybolup sahiplerini buluyor, bir şey dileyenler dilediklerine ulaşıyor" adam kadına uzun uzun baktı "ellerini kapadıktan sonra yüzünde bir teselli mutluluğu oluşuyor bunun nedeni ne?" dedi. Kadın gülümsedi "çünkü ben elimdeki tüm mutlukları insanlara veriyorum, o yüzden sadece Onlar mutlu diye mutlu oluyorum" dedi. adam kadında ki kocaman yüreği fark ettiğinde kadın oradan çoktan uzaklaşmıştı.

Adam o günden sonra evinden hiç çıkmadı. Kadını takip etmedi. Deniz kenarına gitmedi. Aradan 15 gün geçmişti. Kasım ayının son günüydü. Birden kapısı çalındı. Kimseyi beklemeyen adam şaşkınca kapıya baktı. Ve gözlerine inanamadı gelen kadındı. Yağmurda öyle çok ıslanmıştı ki kirpikleri sanki saatleri ağlamış gibi sırılsıklamdı. Adam kadının elini tuttu ve "buradasın" dedi. Kadın yine bir süre sessiz kaldı ardından "evet buradayım çünkü sen beni diledin" dedi ve devam etti. "Bir dilek tut dedim, ve sen beni diledin".. adam bir süre kadına baktı, ve o anda fark etti. Mutluluklarını düşlerini rüzgâra bırakan kadın, şimdi de kendini bırakmıştı aynı rüzgâra.. şimdi bir dilek tut...