8 Temmuz 2010 Perşembe

Nasıl Olsa O'da Yok..

Kendini o kadar boşvermeye başladı ki, kimse anlam veremedi. Ağzına içki damlası koymaya tövbe etmişken, salaş barların, leş kokan ortamlarında bar taburelerinde sabahlamaya, hiç yapmadığı halde küfretmeye dahası boşvermeye başlamıştı. Yolda gördüğü dilenci takımına sadaka verip dua almadan yoluna devam edemezken, artık hiçbirini sallamıyordu bile. Bir nehrin suyuna takılmış yaprak gibiydi artık, su nereye götürse oraya gidiyordu. İşin garip tarafı, suya uzanan hiç bir dala tutulmuyordu. Anlamak hiç de zor değildi..bu başlı başına bir intihardı.Ertesi sabah, temizlikçi adam omzunu dürterek kaldırdı O'nu. Kollarının arasında ki başı yine her zaman ki gibi, barın üzerindeydi. Adamın sesiyle irkildi "günaydın babalık" dedi. Ardından sanki adamdan yardım yada merhamet bekler gibi "benimde ruhumu temizleyebilir misin?" dedi.

Sonra olduğu yerden doğrularak yeniden bir mezarlığın yolunu tuttu. Kafası hala allak bullakdı, dün akşam fena halde içmişti ve bu sarhoş haliyle girişine "her canlı ölümü tadacaktır" yazan mezarlığa geldi. Mermer taşlarına tutunarak düşmemek için çaba gösterirken, az sonra yine aynı yerdeydi.

Nejat Demirciler
D: 25.02.1973 Ö: 25.02.1998
Ruhuna Fatiha


25 yaşında ölen genç adamın mezarının başındaydı yine. Ve her zaman yaptığı gibi yeniden konuşmaya başladı adamın yokluğuyla. "Eee ne oldu şimdi?" dedi. "Hani bana herşeyi öğretmiştin, günahdı değil mi, içmek sevişmek.. Artık hiçbiri değil sevgilim. O çok sevdiğin tanrı'n seni bana bırakmadı. Seni doğum gününde alacak kadar acımasız. Ve ben artık inanmıyorum O'na. Anlıyor musun? İnanmıyorum.İnanmıyorum" sonra yine aynı nehre bıraktı kendini. Kimsesizlik nehri.

Ve o nehrin kıyısında ona seslenenlere verdiği cevap çok açıktı, canlı bir ölünün tek cevabı. Neden böylesin diyenlere verdiği tek yanıt "Nasıl olsa O'da yok".. oluyordu.

Nasıl olsa O'da yok...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder